Haber

30 Yıldır Devam Eden Deney ‘Yüzüncü Maymun Fenomeni’ ve Erişilen Birbirinden Esrarengiz Neticeler

Tüm dünya içindeki canlı veya cansız personelleriyle bir metamorfoz halinde. Daha büyük ölçekte aşamanın kendisinde de bu metamorfozu gözlemleyebiliyoruz. Bu açıdan baktığımızda metamorfozun kaçınılmazlığını görebiliyoruz. Metamorfoz şahsi bazda sağlanacağı gibi cemiyetsel olarak da gerçekleştirilebilir. Bunun için karşımıza “kritik kütle” dediğimiz bir eşik çıkıyor. Her metamorfozun kritik kütlesi vardır ve bunun üzerinden cemiyetsel düşünceleri ve eylemleri değiştirmek muhtemel. 

Bugün sizlere pazarlamacıların da üzerinde durduğu kritik kütleyi daha iyi kavramanızı sağlayacak “Yüzüncü Maymun Fenomeni”nden bahsedeceğiz. Kritik kütleyi kavramamızı sağlamak için 1952 senesinde başlayıp 30 seneden fazla müddet devam eden bir deney üzerinden türeyen bu fenomen, bizlere cemiyetsel önyargıların nasıl aşılacağını da gösteriyor. Hadi gelin o zaman Pasifik Okyanusu’nda yer alan Japonya’nın Koshima adasındaki deneyin öyküsünü yakından tanıyalım.

Yüzüncü Maymun Fenomeni’nin öyküsü

Yüzüncü maymun

Ken Keyes Jr. tarafından kaleme alınmış asıl bir deneyden öyküleştirilmiş olan Yüzüncü Maymun Fenomeni, Japonya’nın Koshima adasındaki Macaca Fuscata cinsi maymunları üzerinde asıllaştırılıyor. 30 seneden fazla müddet devam eden deneyde maymunların alışkanlıkları incelenmiş. 

Yeme alışkanlıkları ve tavırları ile insan cinsine en çok benzeyen hayvan cinsi olan maymunlar, bu sebeple cemiyetsel deneylerde sık sık kullanılıyor. Ken Keyes Jr.’ın kitabına göre Yüzüncü Maymun Deney’i, 1952 senesinde maymunların beslenmesi için kumların içine tatlı patates bırakılmasıyla başlıyor. Patatesin tadını çok seven maymunlar, karşılaştıkları bu besinin kumla kaplı olmasını ise hoşlanmıyorlar. Patatesleri çok hoşlandıkları için kumlu bir biçimde de olsa yemeğe başlayan maymunlar, patatesleri bir müddet böyle yemeye devam ediyorlar.

İmo

Bir gün, henüz daha yalnızca 18 aylık olan İmo adlı bir maymun, kumla kaplı olan patatesleri bir su birikintisine sokup yıkayıp o biçimde yiyor. İmo’nun yaptığı bu şeyi ilk evvel kendi annesi biliyor. İlk evrede İmo ve aile bireylerinin bildiği bu devireme stratejiyi takribî 6 yıl içerisinde öbür maymunlara da dağılıyor. Bazı maymunlar ise bu yeniliğe karşı kumlu patates yemeğe devam ediyor. Genelde daha erişkin ve çocuğu olmayan bu maymunlar, kendilerinden hem yaşça hem de sosyal statü olarak ufak maymunlardan bir şey öğrenmeğe yaklaşmıyor. 

Zaman 1958’in sonbaharını gösterdiğinde Koshima’daki maymunların 100 tanesinden 99 tanesi patatesleri yıkayarak yemeğe başlıyor. Buradaki 99 ve 100 rakamı tahmin olarak alınıyor. Deneyin daha kolay anlaşılabilir olması için yer alıyor. Yüzüncü maymunun da patatesi yıkayarak yemeğe başlamasının ardından son derece afallatıcı şeyler yaşanmaya başlıyor. Yüzüncü maymunun da patatesi yıkayarak yemeğe başladığı akşam adada bulunan öbür tüm maymunlar patatesleri yıkayarak yemeğe başlıyor. Bu noktada yüzüncü maymunun patatesi yıkayarak yemesi kritik kütleyi oluşturuyor ve eşik aşılmış oluyor. 

Yüzüncü Maymun deneyi

Deneyin en afallatıcı noktası burası değil. Koshima adasındaki maymunların patatesleri yıkayarak yemeye başlamasının ardından bu adayla ve içindeki maymunlarla hiçbir ilgisi olmayan başka adalardaki maymunlar da aynı anda patatesleri yıkayarak yemeye başlıyorlar. “Yüzüncü Maymun Fenomeni” Olarak dile getirilen bu deney, Duke Üniversitesi’nden Hekim J.B.Rhine tarafından değişik şartlarda yineleniyor ve her seferinde benzer neticelerle karşılaşılıyor.

Yüzüncü Maymun Fenomeni hakikat mi?

Yüzüncü Maymun Fenomeni üzerine biraz araştırma yaptığımızda gerçekten böyle bir deney yapıldığını, ancak bütün olarak öyküdeki gibi olmadığını görüyoruz. Öyküde gördüğümüz deney aslına göre efsaneleştirilmiş görünüyor.

Yüzüncü maymun

Bu evrede baktığımızda öyküyle deney raporunun eşleştiği yerler olduğunu görüyoruz, ancak tüm maymunların bir anda patatesi yıkadığı ve öbür adalardaki maymunların bir anda bu eyleme başlaması gibi gidişatlar öykünün efsaneleştirilmiş kısımları oluyorlar.

Yüzüncü Maymun Fenomen’i bize ne anlatıyor?

Hipotezsel bir olgu olan bu fenomen, belirli bir “farkındalık” kritik kütleye eriştiğinde, bu yeni farkındalığın akıldan zekaya iletilebileceğini gösteriyor. 1 milyon insan o fikre inanıyor olsa bile bütün bir farkındalık tutulamamış olunabilir, ancak 1 milyon + 1 olduğunda kritik kütleye erişilip morfogenetik bir alan sağlanabilir.

Peki sizler Yüzüncü Maymun Fenomeni hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşünce ve yorumlarınızı bizlerle paylaşmayı unutmayın.

Bir cevap yazın